6769 SAYILI SINAİ MÜLKİYET KANUNU KAPSAMINDA İŞÇİ BULUŞLARININ İNCELENMESİ

6769 SAYILI SINAİ MÜLKİYET KANUNU KAPSAMINDA İŞÇİ BULUŞLARININ İNCELENMESİ

 

BİRİNCİ BÖLÜM

ÇALIŞAN BULUŞLARI İLE İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR

I. ÇALIŞAN

A. Genel Olarak

Araştırma konumuz 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu [1] Kapsamında işçi buluşları olması sebebi ile Çalışan kavramı ile özellikle İşçi kavramının açıklanması gerekmektedir.

6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu çalışan kavramını açıklarken 4857 Sayılı İş Kanunundan[2] ayrılarak stajyer ve öğrenci olarak çalışanları da çalışan kavramı içerisine dahil etmiştir.

Çalışan Buluşlarını düzenleyen 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 2. maddesinin d fıkrası çalışan kavramının tanımı: Özel hukuk sözleşmesi veya benzeri bir hukuki ilişki gereğince[3], başkasının hizmetinde olan ve bu hizmet ilişkisini işverenin gösterdiği belli bir işle ilgili olarak kişisel bir bağımlılık içinde ona karşı yerine getirmekle yükümlü olan kişiler ile kamu görevlilerini…” şeklinde yapılmaktadır. Madde metnine göre iş sözleşmesinin tarafı olan işçileri ile ilgili bir ayrım yapılmamakla birlikte Kanunun 113. maddesinin 3. fıkrasında “Öğrenciler ve ücretsiz olarak belirli bir süreye bağlı olmaksızın hizmet gören stajyerler hakkında çalışanlara ilişkin hükümler uygulanır.” İfadesi ile öğrenciler ve stajyerler de çalışan olarak nitelendirilmiştir.

Kanuna göre çalışan ile işveren arasında bir bağlılık arandığından vekalet sözleşmesi, istisna sözleşmesi ve adi şirket sözleşmesine göre iş görme borcu kapsamındaki işleri yapanlar 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu altında bulunanlar SMK kapsamında çalışan olarak kabul edilmemektedir.[4]  Burada çalışan olarak nitelendirilebilmek için kişisel bağımlılık yeterli olacaktır.

1. Borçlar Kanunu Kapsamında İşçi

Türk Borçlar Kanununda iş sözleşmesi doğrudan tanımlanmamış ancak hizmet sözleşmesi tanımlanması yolu seçilmiştir. Türk Borçlar Kanunu md. 393’te işçi; hizmet sözleşmesi ile işverene bağlı olarak belirli veya belirsiz bir süre boyunca iş görme edimini sunan kişi olarak ifade edilmiştir.

Türk Borçlar Kanunu hizmet buluşlarını md 427 f. 2 “Hizmet buluşları üzerinde işçinin ve işverenin hakları, bunların kazanılması ile diğer sınaî ve fikrî mülkiyet hakları konusunda özel kanun hükümleri uygulanır.” Şeklinde düzenleyerek çalışan buluşları hakkında hak ve yükümlülüklerin SMK’ye göre belirleneceğini belirlemiştir.

2. İş Kanunu Kapsamında İşçi

İş Kanunu md 2 uyarınca işçi; “Bir iş sözleşmesine dayanarak çalışan gerçek kişi…” şeklinde tanımlanır. Buna göre işçi sıfatının belirlenmesinde iş sözleşmesi önem arz etmektedir.  İş Sözleşmesi İş Kanunu md 8 uyarınca; “Bir tarafın (işçi) bağımlı olarak iş görmeyi, diğer tarafın (işveren) da ücret ödemeyi üstlenmesinden oluşan sözleşme” olarak tanımlanmıştır.

İş kanunu kapsamı dikkate alındığında işçi sıfatına sahip olmak için; tarafların serbest iradesi ile yaptıkları ve kanunun emredici hükümlerine aykırı olmayan bir iş sözleşmesi olması ve işçinin işverene bağlı olarak işverenin emir ve talimatları doğrultusunda belirli bir ücret karşılığında çalışmasıdır.

3. Basın-İş Kanunu Kapsamında İşçi

Basın-İş Kanunu kapsamında işçi sayılanlar basın İş Kanunun md 1 f. 1 “Kanun hükümleri Türkiye'de yayınlanan gazete ve mevkutelerle haber ve fotoğraf ajanslarında her türlü fikir ve sanat işlerinde çalışan ve İş Kanunundaki "işçi" tarifi şümulü haricinde kalan kimselerle bunların işverenleri hakkında uygulanır. denilmektedir. Maddenin ikinci fıkrasında ise gazeteci “Bu Kanunun şümulüne giren fikir ve sanat işlerinde ücret karşılığı çalışanlara gazeteci” şeklinde tanımlanmıştır.

4. Deniz- İş Kanunu Kapsamında İşçi

Deniz-İş Kanunu birinci maddesine göre “denizlerde, göllerde ve akarsularda Türk Bayrağını taşıyan ve yüz ve daha yukarı grostonilatoluk gemilerde bir hizmet akdi ile çalışan gemi adamları ve bunların işverenlerine...” tanımı ile kanunun uygulanacağı kimseler belirlenmiş ve ikinci maddesinde “Bir hizmet akdine dayanarak gemide çalışan kaptan, zabit ve tayfalarla diğer kimseler” tanımı ile Gemi Adamı tanımı yapılmıştır.

B. 6769 Sayılı Kanun Uyarınca Çalışan Sayılanlar

1. Çıraklar

Mesleki Eğitim Kanun’u25 md 3-c; bendi [5]ile “çıraklık sözleşmesi esaslarına göre bir meslek alanında mesleğin gerektirdiği bilgi, beceri ve iş alışkanlıklarını iş içerisinde geliştirilen kişi” çırak olarak. Buna göre çıraklar İş Kanunu bakımından işçi olarak değerlendirilmemektedir. Ayrıca İş Kanunu’nun 4. maddesinin f bendi uyarınca çıraklar hakkında İş Kanunu hükümlerinin uygulanmayacaktır.

2. Stajyerler

Staj; Mesleki Eğitim Kanunu’nun md 3 f.1 b. r’de “Yükseköğretim Kurulunca, yükseköğretim kurumlarında verilmekte olan her düzeydeki alana özgü olarak belirlenen teorik ve uygulamalı dersler dışında, öğrencilerin öğretim programlarıyla kazandırılması öngörülen mesleki bilgi, beceri, tutum ve davranışlarını geliştirmeleri, sektörü tanımaları, iş hayatına uyumları, gerçek üretim ve hizmet ortamında yetişmeleri amacıyla işletmede yaptıkları mesleki çalışma” şeklinde tanımlanmıştır. Buna göre stajyerler de işçi olarak tanımlanmazlar.

Buna karşın stajyerlerin işçi olarak tanımlanmasa dahi SMK md 113/3 “Öğrenciler ve ücretsiz olarak belirli bir süreye bağlı olmaksızın hizmet gören stajyerler hakkında çalışanlara ilişkin hükümler uygulanır.” Düzenlemesi gereğince stajyer buluşlarında da çalışan buluşları hükümlerinin uygulanacaktır.

3. Öğrenciler

SMK md 113/3’ de öğrenciler de çalışan buluşlarının uygulama alanı açısından çalışan kavramına bağlı tutulmuştur.

II. İŞVEREN

A. Genel Olarak

Sınai Mülkiyet Kanunu’nda işveren kavramı açıkça tanımlanmadığından çalışan tanımından işveren kavramının tanımı yapılabilir. Buna göre işyerinde çalışan kişileri çalıştıran kişiye işveren denebilir.

İş kanunu ve Borçlar Kanunu çerçevesinde işveren gerçek ya da tüzel kişi olabileceği gibi kanunen tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar da işveren olabilir.

İşverenin mutlaka işin sahibi olması şart değildir.[6] İşverenin iflası halinde iflas masası, işverenin ölümü halinde miras şirketi işveren sıfatına sahiptirler. [7]

B. Alt İşveren

İK md 2 f. 6’ göre alt işverenlik “Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişki” olarak tanımlanmıştır. Alt İşverenlik Yönetmeliği [8]md 3 f. 1, b. a’da alt işveren “Bir işverenden, işyerinde yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin yardımcı işlerde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan, bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran gerçek veya tüzel kişi yahut tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar” şeklinde tanımlanır. İşverenlerle ile ilgili hükümler alt işveren içinde geçerlidir.

Alt işverenlik çalışan buluşları açısından önemli bir husustur. Alt işverenlik ilişkisinde ortada iki bağımsız işveren bulunmaktadır. Gerek alt işveren gerek asıl işveren işvereni durumundadır.

Bu halde iki sorunla karşılaşılacaktır. Birinci sorun; hizmet buluşu bildiriminin alt işverene mi yoksa asıl işverene mi yapılacağı sorunudur. [9] Diğer bir sorun ise alt işverenlik ilişkisinin geçersiz olduğu hallerde hizmet buluşunun sahibinin kim olacağıdır. [10]

III. İŞVEREN VEKİLİ KAVRAMI

İş kanunu md 2 f.4 ‘de “İşveren adına hareket eden ve işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kimseler” işveren vekili olarak tanımlanmıştır. Buna göre işveren vekili sayılmak için işverenin nam ve hesabına hareket etmesi ve işyerinin, işletmenin veya işin yönetiminde görev alması gerekmektedir.

IV. BULUŞ

A. Buluş

1. Tanımı

Sınai Mülkiyet Kanunu’nda uluslararası ve ulusal düzenlemelere buluş kavramının tanımının yapılmamıştır. Bunun en önemli sebebi buluş kavramına sınır çizilmesinden kaçınılması olup bu hali ile patent hukuku kavramı geniş olarak algılanması ve sınırlandırılmaması amaçlanmıştır. [11]

SMK md 82’de buluş tanımı yerine patent verilebilmesinin şartları belirlenmesi yoluna gidilmiştir. Bu şartlar; yenilik, buluş basamağı içermesi ve sanayiye uygulanabilir olmasıdır.

Buluşun unsurları incelendiğinde ilk unsuru teknik alandır. İkinci unsuru ise uygulanabilir olmasıdır. Son olarak ise ilerleme sağlayan bir çözümün sunmasıdır. [12]

B. Buluşla İlgili Temel Kavramlar

1. Patent

a. Genel Olarak

1879 yılında düzenlenen İhtira Beratı Kanunu’nda patent, ihtira[13] beratı[14] olarak tanımlanmıştır. 551 Sayılı Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede patent kavramı kullanılmaya başlanmıştır. 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nda da patent kavramı kullanılmakta olup patent tanımı yapılmamıştır.

Patent; yetkili bir makam yada uluslararası bir kurum tarafından şartları içeren, buluşun tarifinin yer aldığı  ve patent sahibinin izni ile üretilmesi, kullanılması ya da satılmasına izin veren buluş üzerindeki buluş üzerindeki inhisarı kullanıma yönelik olan mutlak hakkı ve bu hakkın varlığını ispatlayan belgedir.

b. Patent Verilebilme Şartları

SMK md 82 f. 1 “Teknolojinin her alanındaki buluşlara yeni olması, buluş basamağı içermesi ve sanayiye uygulanabilir olması şartıyla patent verilir. İfadesi ile bir buluşa patent verilebilmesi için buluşun; teknolojinin her alanında yeni olması, buluş basamağını içermesi[15] ve sanayiye uygulanabilir olması koşullarının birlikte içermesi şartını aramıştır. Bütün bunların yanında SMK md 82’nin uyarınca buluşun patent verilemeyen ve patent verilmesi yasak olan konu ve faaliyetleri de içermemesi gerekmektedir.

(1) Yenilik

SMK md 83 göre; yenilik “Tekniğin bilinen durumuna dâhil olmayan buluş…” şeklinde tanımlanmıştır.

(2) Buluş Basamağını İçermesi

SMK md 83 f. 4 diğer bir unsur olarak buluş basamağı; “Tekniğin bilinen durumu dikkate alındığında, ilgili olduğu teknik alandaki uzmana göre aşikar olmayan buluşun, buluş basamağı içerdiği kabul edilir. Olarak tanımlanmıştır.

(3) Sanayiye Uygulanabilir Olması

SMK md 83 f. 6’da diğer bir unsur olarak “Buluş, tarım dâhil sanayinin herhangi bir dalında üretilebilir veya kullanılabilir nitelikteyse, sanayiye uygulanabilir olduğu kabul edilir. Diyerek sanayiye uygulanabilir olma şartını düzenlemiştir.  

3. Tescil Edilemeyen ve Tescili Yasak Buluşlar

a. Tescil Edilemeyen Buluşlar

SMK md 82/2 buluş niteliğinde sayılmayacak hususları tek tek belirtmiştir. Bu bağlamda; Keşifler, bilimsel teoriler ve matematiksel yöntemler, zihni faaliyetler, iş faaliyetleri veya oyunlara ilişkin plan, kural ve yöntemler, bilgisayar programları, estetik niteliği bulunan mahsuller, edebiyat ve sanat eserleri ile bilim eserleri, bilginin sunumu gerek konusu gerek başka mevzuatlar tarafından korunuyor olması ya da sanayiye uygulanabilir olmama veya teknik yönünün bulunmaması sebebiyle buluş niteliğinde sayılmayan hususlardır.

b. Tescili Yasak Buluşlar

SMK md 82 f. 3 patent verilmesi yasak olan buluşları tek tek saymıştır.

İKİNCİ BÖLÜM

ÇALIŞAN BULUŞLARI

I. GENEL OLARAK

6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 113. maddesinin birinci ve ikinci fıkrası uyarınca çalışan buluşları; hizmet buluşları ve serbest buluşlar olmak üzere ikiye ayrılır. Öğretide [16]çalışan buluşlarının görevsel buluşlar, fırsat buluşları ve işe yabancı buluşlar olarak üçlü bir ayrıma tabi tutulduğu da görülmektedir.

II. HİZMET BULUŞLARI

A. Tanımı

SMK md 113’te hizmet buluşu “Çalışanın, bir işletme veya kamu idaresinde yükümlü olduğu faaliyeti gereği gerçekleştirdiği ya da büyük ölçüde işletme veya kamu idaresinin deneyim ve çalışmalarına dayanarak, iş ilişkisi sırasında yaptığı buluş” olarak tanımlanmıştır. Burada iki hususun önem arz eder; buluşun, işçinin yapmakla yükümlü olduğu faaliyetin sonucunda meydana gelmesi ve iş görme borcundan kaynaklanmamakla birlikte işletmenin büyük ölçüde deneyim ve çalışmalarından faydalanılarak ortaya çıkmasıdır.

B. Unsurları

1. Buluşu Gerçekleştirenin Çalışan Olması

Sınai Mülkiyet Kanunu md 2. f. D çalışanı Özel hukuk sözleşmesi veya benzeri bir hukuki ilişki gereğince, başkasının hizmetinde olan ve bu hizmet ilişkisini işverenin gösterdiği belli bir işle ilgili olarak kişisel bir bağımlılık içinde ona karşı yerine getirmekle yükümlü olan kişiler ile kamu görevlilerini…” olarak tanımlamıştır. Aynı Kanun’un 113. maddesinin 3. fıkrasında “Öğrenciler ve ücretsiz olarak belirli bir süreye bağlı olmaksızın hizmet gören stajyerler hakkında çalışanlara ilişkin hükümler uygulanır.” İfadesi ile öğrenciler ve stajyerleri de bu kanun kapsamında çalışan tanımına dahil etmiştir.

Sınai Mülkiyet Kanunu’nda taraflar arasındaki hukuki ilişkinin iş sözleşmesi olma zorunluluğu yoktur.[17] Ancak SMK’da sözleşmeleri dışındaki iş görme sözleşmelerinde bağımlılık unsuru olmadığından bu kapsamda değerlendirilemez.

Bu hükümlerin uygulanmasında çalışanın unvanının ya da işyeri örgütlenmesindeki yerinin önemi yoktur. En alttan en üste kadar işyerinde tüm çalışanların herkesin gerçekleştirdiği buluşlara çalışan buluşları hükümleri uygulanacaktır.[18] Yine çalışanların çalıştıkları işyerinin kamu veya özel sektör olmasında da farkı yoktur.

2. Buluşun Yükümlü Olunan Faaliyet Sonucunda Meydana Gelmesi ya da Buluşun Büyük Ölçüde İşletme Deneyim veya Çalışmalarından Yararlanılarak Gerçekleştirilmesi

a. Buluşun Yükümlü Olunan Faaliyet Sonucunda Meydana Gelmesi

Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 113. maddesinin 1. Fıkrasında; çalışanın bir işletme veya kamu idaresinde yükümlü olduğu faaliyeti gereği gerçekleştirdiği buluşların hizmet buluşları olduğu belirtilmiştir.

b. Buluşun Büyük Ölçüde İşletme Deneyim veya Çalışmalarından Yararlanılarak Meydana Gelmesi

SMK md 113’ün devamında büyük ölçüde işletme deneyim ve çalışmalarından yararlanılarak gerçekleştirilen buluşların da hizmet buluşu olarak kabul edileceği belirtilmiştir.[19]

3. Buluşun İş İlişkisi Sırasında Meydana Gelmesi

Buluşun iş ilişkisi sırasında meydana gelmesi gerekmektedir

III. SERBEST BULUŞLAR

A. Genel Olarak

Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 113. maddesinin 2. fıkrasında hizmet buluşu dışında kalan buluşların serbest buluş olarak belirtilmiştir. Buna göre çalışanın iş görme borcunun karşılığı olarak meydana getirdiği buluşlarla, büyük ölçüde işletmenin deneyim ve çalışmalarından faydalanılarak meydana getirilen buluşlar hizmet buluşları, bu buluşların dışında kalan buluşlar ise serbest buluş olarak tanımlanacaktır.

B. Niteliği Gereği Serbest Doğan Buluşlar

1. Tanımı

Çalışanın, yükümlü olduğu faaliyet alanı dışında ya da deneyim ve çalışmalarına dayanmadan meydana getirdiği buluşlar; serbest doğan buluş olarak tanımlanır.

2. Unsurları

Serbest Buluş sayılmanın unsurlarını; Buluşu Gerçekleştirenin Çalışan Olması, Buluşun İş İlişkisi Sırasında Meydana Gelmesi ve Buluşun Hizmet Buluşu Dışında Kalması olarak sıralayabiliriz.

C. Serbest Kalan Buluşlar

Bazı durumlarda buluş itibariyle hizmet buluşu olmasına rağmen serbest bir niteliğe kavuşabilir. Bu konuda SMK’nın 115. maddesinde de işverenin buluşu serbest bırakması ya da kısmi hak talebinde bulunması hallerinde, işverenin buluş bildirimine süresi içinde cevap vermemesi halinde serbest buluş olacağını düzenlemiştir.

 

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

ÇALIŞAN BULUŞLARININ HÜKÜM VE SONUÇLARI

I. HİZMET BULUŞLARININ HÜKÜM VE SONUÇLARI

A. Çalışanın Hizmet Buluşunu Haber Verme Yükümlülüğü

1. Genel Olarak

SMK md 114 f. 1’de buna paralel olarak “Çalışan, bir hizmet buluşu yaptığında, bu buluşunu yazılı olarak ve geciktirmeksizin işverene bildirmekle yükümlüdür.” hükmünü içermektedir.  Çalışana hizmet buluşunu gerçekleştirdiğini işverene bildirme yükümlüğünün amacı işverenin kanundan doğan haklarını kullanmasını sağlamaktır.[20]

Çalışan tarafından yapılacak bildirim buluşun içerik olarak da açıklanmasını kapsamaktadır. [21]

2. Bildirimin Şekli ve Zamanı

SMK’nın 114. buluş bildiriminin işverene gecikmeksizin yapılmasının gerektiğini belirtmektedir. Burada asıl olan bildirimin en kısa sürede yapılmasıdır. Burada süre her somut olaya göre değerlendirilmesi gerekmektedir.[22]

SMK md 114’ün uyarınca birden fazla kişi tarafından gerçekleştirilen buluşlarda bildirimin birlikte yapılacağı düzenlemesine yer verilmiştir.[23]

Çalışan buluşlarına ilişkin hükümler, nispi emredici nitelikte olduğundan işçi aleyhine düzenleme yapılamazken işçi lehine yapılan düzenlemeler kanuna aykırılık teşkil etmeyecektir.[24]

3. Bildirimin İçeriği

Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 114. maddesinin 2. fıkrasında bildirimin içeriğini düzenlemiştir. Buna göre; “Çalışan, teknik problemi, çözümünü ve hizmet buluşunu nasıl gerçekleştirmiş olduğunu, bildiriminde açıklamak zorundadır. Buluşun daha iyi açıklanması bakımından varsa resmini de işverene verir.” olarak belirtilmiştir. Madde metnine göre bildirimin içeriğinde; teknik problemi, çözümünü ve problemin çözümünün nasıl gerçekleştirildiği ile varsa resim ve çizimlerin yer alması gerekmektedir.[25]

4. Çalışanın Bildirim Yükümlülüğüne Uymaması ve Sonuçları

Kanunun işveren için belirlediği sürelerin başlaması açısından bildirimin yapılması önemlidir.  Bildirimin çalışan tarafından yapılmadığı hallerde kanunda belirlenen süreler işlemeye başlamayacaktır. Çalışanın bildirim yükümlülüğüne aykırı davranması sonucunda işverenin bir zararı meydana gelirse çalışanın kusuru olması halinde işverene meydana gelen bu zararı çalışandan talep edebileceği gibi iş sözleşmesini de feshedebilir.[26]

B. İşverenin Hizmet Buluşu Üzerinde Hak Talebinde Bulunması

1. Hak Talebinin Hukuki Niteliği

Fikri ve Sınai Mülkiyet Hukukunun genel kuralları gibi hizmet buluşlarında da buluş ve buluştan doğan haklar onu meydana getirene aittir. Buna karşın. SMK’nın 115. maddesine göre buluş üzerinde işverenin tam hak talebinde bulunmasıyla birlikte buluş üzerindeki tüm hakların işverene geçecektir. Bu düzenleme uyarınca talep hakkının kurucu yenilik doğuran hak olduğu sonucuna varılmaktadır.[27]

2. Hak Talebinin Zamanı ve Şekli

İşverenin hizmet buluşuna dair hak talebinde bulunabilmesi için kendisine ulaşan buluş bildirimi tarihinden itibaren 4 aylık süre içerisinde yazılı olarak talepte bulunması gerekir. Buradaki 4 aylık süre hak düşürücü süredir, işverenin kanunda belirlenen içerisinde hak talebinde bulunmaması halinde hizmet buluşu serbest buluş niteliği kazanacaktır.[28]

SMK md 114 gereğince İşveren tam hak talebinden önce çalışanın buluş bildiriminin kendisine ulaşmasından itibaren 2 aylık süre içinde düzeltme talebinde bulunabilir. İşverenin buluş bildirimine ilişkin 2 aylık süre içinde düzeltme talebinde bulunması halinde çalışan bu talebe ilişkin olarak tekrardan buluş bildiriminde bulunabilir.[29]

Birden fazla çalışan tarafından gerçekleştirilen buluşlarda buluş bildirimi her bir çalışan tarafından ayrı ayrı yapılması gerekir ancak; çalışanlar buluş bildirimi için aralarından birini ya da 3. bir kişiyi yetkilendirdiklerinde işveren talep hakkını yetkilendirilen kişiye karşı yöneltebilecektir.[30]  

3. İşverenin Hak Talebinde Bulunmasının Sonuçları

a. Tam Hak Talebi

(1) Buluşa İlişkin Tüm Hakların İşverene Geçmesi

SMK115. maddesinin 2. Fıkrası uyarınca işverenin buluş bildirimin kendisine ulaşmasından sonra tam hak talebinde bulunması halinde buluş üzerindeki tüm haklar işverene geçmiş olur. Buradaki çalışanın buluş üzerindeki asli kazanıma dayalı hakkı işverenin tam hak talebi ile işverene geçecektir.[31]

İşverenin tam hak talebi ile birlikte buluş üzerindeki mülkiyet hakkı işverene geçerek işveren buluş üzerinde tek hak sahibi haline gelerek serbestçe tasarrufta bulunabilir. İşveren buluşu kendisi kullanabileceği gibi başkalarına lisans verebilir ya da buluşu devretme hakkına sahip olacaktır.[32]

Burada dikkate edilmesi gereken işverenin tam hak talebini kullanmasıyla birlikte sadece buluş üzerindeki devredilebilir nitelikteki malvarlığı hakları[33] işverene geçecektir. Buluşu gerçekleştirene ait olan kişilik hakları buluşu çalışanda kalacaktır.[34] Çalışanın buluş üzerindeki üçüncü kişilere ve işverene karşı tanınma hakkı, devredilemez, vazgeçilemez ve haczedilemez nitelikte olduğundan süresiz olarak kendisinde kalmaya devam edecektir.[35]

SMK md 90 f. 6’ hükmümü gereğince çalışan patent veya faydalı model belgelerinde isminin buluşçu olarak kaydedilmesini talep edebilir. Ayrıca SMK’nın 90. maddesi 5. Fıkrasında kuruma yapılan başvurularda buluşçunun muhakkak belirtilmesi gerektiği, başvuru sahibi ile buluşçunun farklı kişiler olması halinde patent başvuru hakkının nasıl elde edildiğinin açıklanması gerektiği belirtilmiştir.

(2) Talepten Önce Çalışanın Buluş Üzerindeki Tasarruflarının Durumu  

Fikri Sınai Mülkiyet Hukukuna göre buluşun tamamlamasıyla birlikte buluş üzerindeki haklar çalışana ait olacaktır. İşverenin tam hak talebinde bulunması ile birlikte tüm haklar işverene geçeceğinden buluşun gerçekleşmesi anından, işverenin hak talebinde bulunacağı ana kadar geçen sürede buluş üzerindeki hak sahipliği çalışana ait olacaktır.[36] Ancak bu hak sahipliği nispi nitelikte olduğundan bu zaman zarfında çalışanın gerçekleştirdiği tasarruflar işverenin haklarını ihlal etmediği sürece geçerli olacaktır. SMK md 115 f. 4’te: “İşverenin hizmet buluşuna ilişkin hak talebinde bulunmasından önce çalışanın buluş üzerinde yapmış olduğu tasarruflar, işverenin haklarını ihlal ettiği ölçüde, işverene karşı geçersiz sayılır.” düzenlemesi ile bu husus açıkça belirlenmiştir.

(3) İşverenin Çalışana Hakkaniyete Uygun Bir Bedel Ödeme Yükümlülüğü

SMK md 115 f. 6: “İşveren hizmet buluşu üzerinde tam hak talep ederse, çalışan makul bir bedelin kendisine ödenmesini işverenden isteyebilir. İşveren hizmet buluşu üzerinde kısmi hak talep ederse, işverenin buluşu kullanması hâlinde, çalışanın makul bir bedelin kendisine ödenmesini isteme hakkı doğar.” demektedir.

Madde metninde de belirtildiği gibi işveren buluş üzerinde gerek tam hak talebinde bulunduğunda gerekse kısmi hak talebinde bulunduğunda çalışana makul bir bedel ödeme talep hakkı doğacaktır.

(4) İşverenin Patent Başvurusunda Bulunma Yükümlülüğü

SMK md 116 f 1’de göre İşveren tam hak talebinde bulunması halinde buluş için Kuruma başvuru yapmakla yükümlüdür. Madde hükmüne göre ilk başvurunun ne zaman yapılacağı belirtilmemiştir. Buluşun patente konu olabilmesi için gerekli olan tekniğin bilinen durumunun aşılması ve sanayiye uygulanabilir olması şartı incelendiğinde tekniğin bilinen durumu ise patent başvurusunun yapıldığı ya da  rüçhan hakkının tarihine göre belirleneceğinden tam hak talebinde bulunulan hizmet buluşu için gecikmesizin Kuruma başvuruda bulunmak hakların korunması açısından gereklidir.  

SMK md 116 f. 4 göre işveren tam hak talebinde bulunduğu hizmet buluşu için patent başvurusunda bulunmaz ve çalışanın belirleyeceği süre içerisinde de başvuru yapmaktan kaçınırsa hizmet buluş serbest buluş niteliği kazanacaktır.

Buna karşın işverenin hizmet buluşunu işletmenin menfaatleri gereğince gizli tutmak istemesi hali SMK md 116 f. 2’de c bendi uyarınca işveren “…işletme sırlarının korunmasının başvuru yapmamayı gerektirmesi…” halinde patent başvurusunda bulunmaktan kaçınabileceği belirtilmiştir. İşverenin aldığı gizlilik kararını en geç çalışanın müracaat için kendisine tanıdığı zaman zarfında çalışana bildirmesi gerekir. İşveren bu bildirimi yapmaz ise hizmet buluşu serbest buluş sayılacak ve çalışan serbest buluş üzerinde tasarruf yetkisi kendisinde olduğundan buluşu için kendisi patent başvurusunda bulunabileceği gibi buluşu başkalarına kullandırabilir ya da yararlanmaları sağlayabilir. Bu durumda çalışanın kusurundan bahsedilemeyeceği için işveren zararlarını çalışandan talep de edemez. Çalışanın işverenin gizlilik talebine rağmen buluşu açıklaması ve işletmenin sır ve menfaatlerini gözetmemesi durumunda hukuki ve cezai sorumluluğu gündeme gelebilecektir.

Hizmet buluşunun serbest buluş niteliği kazanması durumunda tasarruf yetkisi çalışanda olduğundan başvuruda bulunup bulunma hak ve yetkisi çalışan olacaktır.

Çalışanın patent alınmamasına rıza göstermesi halinde İşverenin patent başvurusunda bulunma zorunluluğu ortadan kalkacaktır.

SMK md 116/6 uyarınca işverenin ülke içindeki başvurusu yükümlülük iken yabancı bir ülkede buluşun korunmasını istemesi haktır.[37] Bu halde çalışanın istemi halinde koruma istemediği yabancı ülkeler bakımından buluşu makul bir süre içinde serbest bırakmak ve bu ülkelerde çalışana patent almak için talepte bulunma imkânını sağlamakla yükümlü kılınmıştır.

SMK md 116 f 7 düzenlemesine göre Çalışanın yabancı bir ülkede patent alması için bu ülkelerde buluşu serbest bırakması halinde bu ülkelerde uygun bir ücret karşılığında buluşu kullanabilmek için inhisari olmayan nitelikte bir kullanım hakkını saklı tutma ve saklı tuttuğu bu hakkından doğan menfaatlerine zarar verilmemesini talep etme hakkına sahiptir”

(SMK md 118/1) uyarınca  Çalışan Patent başvurusu için gerekli olan bilgi ve belgeleri işverene vermekle yükümlüdür. İşveren de hizmet buluşu için yaptığı başvuru ve eklerini çalışana vermekle yükümlüdür. Ayrıca çalışanın talepte bulunması hakinde işveren, başvuru işlemleri sırasında gerçekleşen gelişmeleri çalışana bildirmek zorundadır.

b. İşverenin Kısmi Hak Talebinde Bulunmasının Sonuçları

İşveren hizmet buluş bildiriminden sonra buluş üzerinde kısmi hak talebinde de bulunabilir. Kısmi hak talep edilmesi ile buluş serbest nitelik kazanacak olup buluş üzerindeki tek hak sahibi çalışan olacaktır. Kısmi hak talebinin sonucunda işverenin buluş üzerindeki hakkı basit lisans niteliğindeki bir kullanma hakkına dönüşecektir.[38] Bu durumda işveren buluşu sadece işletmesinde kullanma hakkına sahip olacak ancak kısmi hakka dayalı bu kullanımını üçüncü bir kişiye devredemeyecektir.[39]  

İşverenin buluş üzerinde tam hak talebinde bulunması asıl olduğundan kısmi hak talebi istisnai nitelik taşır bu sebeple işverenin kısmi hak talebi açık ve anlaşılır olmalıdır. İşverenin hak talebinin kısmi mi tam mı olduğunun belli olmadığı durumlarda asıl olanın tam hak sahipliği olduğu kabul edilmelidir.[40]

Serbest buluş haline gelen buluşta patent başvurusunda bulunmak çalışanın sorumluluğundadır.[41]

SMK md 115 f. 3’ göre: “…çalışanın buluşunu değerlendirmesini önemli ölçüde güçleştiriyorsa çalışan, buluşa ilişkin hakkın tamamen devralınmasını veya kısmi hakka dayanan kullanım hakkından vazgeçilmesini işverenden isteyebilir.” Madde devamına göre çalışanın işverene ilettiği bu bildirimine, bildirimin tebellüğ tarihinden itibaren 2 ay içinde işveren tarafından bir cevap verilmemesi halinde buluşun, serbest buluş niteliği kazanacağını düzenlenmiştir. Buna göre İşverenin kendisine yapılan bildiriminin tebellüğ tarihinden itibaren iki ay içinde bu bildirime sessiz kalması halinde işverenin buluş üzerindeki kısmi hakkı son bulacaktır. Bu sebeple çalışan bakımından buluşun değerlendirmesini ciddi bir şekilde zora sokacak bir eylem olması önem taşımaktadır.  Burada buluşun değerlendirilmesinin güçleştiğine dair ispat yükümlülüğü çalışandadır.[42]

SMK md 115/3’te belirtilen bildirim için çalışanın yapacağı bu bildirim için herhangi bir süre öngörülmediğinden çalışan bildirimi şartın doğmasından sonra her zaman yapabilir.[43]

C. İşverenin Çalışana Bedel Ödeme Yükümlülüğü

1. Tam Hak Talebinde

SMK md 115 f 6’da göre: “İşveren hizmet buluşu üzerinde tam hak talep ederse, çalışan makul bir bedelin kendisine ödenmesini işverenden isteyebilir’ denilmektedir.

Çalışanın makul bir bedelin kendisine ödenmesini isteme hakkı SMK’dan doğan bir hak olduğu gibi işverenin buluş için patent alması halinde patent süresince buluş üzerinde tekel bir hakka sahip olmasının sebebi ile işveren açısından bir borçtur.[44]

Her buluşun sağlayacağı fayda ve ekonomik değer aynı olmadığından buluş bedeli için maktu bir bedelin saptanması mümkün değildir. Bu sebeple belirlenecek bedel her buluş için somut duruma göre ayrı belirlenecektir.

SMK md 115 f 7 bedel değerlendirilmesi yapılması için gereken bazı hususları belirlemiştir. Buna göre makul bedeli hesaplanırken buluşun ekonomik değeri, çalışanın işletmedeki görevi ve işletmenin buluşun gerçekleştirilmesindeki payı birlikte değerlendirilmelidir. SMK madde 115 F 7 de sınırlı sayma yöntemini değil örneklendirme yöntemini kullanmıştır. Hesaplama yapılırken tek başına işverenin buluşu fiili kullanımı sonucunda elde ettiği değerin tespiti yeterli değildir. Buluşun pazar payı; lisans gelirleri gibi kazançlar da göz önünde bulundurulacaktır. Buna göre işverenin elde ettiği ekonomik değer ne kadar fazla olursa buluşun bedeli de o kadar fazla olacağından buluşun bedelinin belirlenmesi ile buluşun ekonomik değerinin doğru orantılı olacaktır.

Buna karşın çalışanın görevi ile buluş arasındaki bağ da çalışana ödenecek bedelin hesaplanmasında önemlidir. Buluşun gerçekleştirilmesinde işletmenin deneyim ve tecrübelerinin payı arttıkça çalışana ödenecek olan bedel azalacaktır.[45]

Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 116. maddesinin 1. fıkrasında “… işveren, işletme menfaatleri gerektiriyorsa, patent başvurusu yapmaktan kaçınabilir. İkinci fıkra hükmü saklı kalmak kaydıyla, başvuru yapmaktan kaçınılması durumunda, buluş için işverenin ödemesi gereken bedelin hesaplanmasında, patent alınmamasından kaynaklanan çalışan aleyhine muhtemel ekonomik kayıplar göz önünde tutulur.” hükmüne yer verilmiştir. Buna göre işletmenin menfaatleri için patent başvurusunda bulunmaması halinde çalışanın isminin buluşçu olarak tanınmasını isteme hakkı kullandırılmayacağından[46] bedelin değerlendirilmesinde bu husus da önem arz edecektir.

Taraflar arasındaki bedel ve ödeme şeklinin nasıl olacağı SMK md 115/9 ve Yönetmeliğin 11. maddesinde belirtilmiştir. “İşverenin hizmet buluşuna ilişkin kısmi veya tam hak talebinde bulunmasını takiben bedel ve ödeme şeklî, işveren ile çalışan arasında imzalanan sözleşme veya benzeri bir hukuk ilişkisi hükümlerince belirlenir.” denilmektedir.  SMK md 115 f. 11’de bedel tarifesi ve uyuşmazlık halinde uygulanacak tahkim usulünün yönetmelik tarafından belirleneceğini hüküm altına alınmıştır.

SMK md 117 f. 2’ de “Hizmet buluşları ile serbest buluşlar konusunda işveren ile çalışan arasında yapılan sözleşmeler, çalışan buluşlarıyla ilgili emredici hükümlere aykırı olmasa dahi, önemli ölçüde hakkaniyetle bağdaşmıyorsa geçersiz sayılır. Aynı kural belirlenen bedel için de geçerlidir.” Denilerek kararlaştırılan bedelin hakkaniyetle bağdaşmaması halinde sözleşmenin geçersiz olacağı kabul edilmiştir.[47] Yönetmeliğin 25. maddesinde çalışanlarla ilgili hükümlerin emredici nitelikte olduğu belirtilip çalışanlar aleyhine ancak işyerinde toplu iş sözleşmesi yahut hizmet sözleşmesinde veyahut işyerinin yerleşik uygulamalarında çalışan lehine başkaca hükümler bulunuyorsa lehe olan hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir.

Buluşun birden fazla çalışan tarafından gerçekleştirilmesi durumunda bedel buluşun gerçekleştirilmesine olan katkıları oranında her bir çalışana ayrı ayrı olacak şekilde belirlenecektir. Nitekim SMK md 115 f. 10’da bu hususu desteklemektedir. Çalışanların katkı payı belirlenememesi durumunda belirlenecek bedel her bir çalışana eşit olarak dağıtılacaktır.[48]

SMK 115 F 8 göre İşverenin tam hak talebinde bulunduktan sonra buluşun korunabilir olmadığını ileri sürerek bedel ödemekten imtina edemez. Buluşun korunmaya değer olmadığına dair açılan dava sonucunda mahkemenin, buluşun korunmaya değer olmadığına hükmetmesi halinde çalışanın bedel talebinde bulunamayacaktır.

Bedelin hukuki niteliği ücret olmadığından ücret alacaklarına uygulanan zamanaşımı süresi değil, genel zamanaşımı süresi geçerli olacaktır.[49]

Makul bedel alacağı imtiyazlı alacaklardan sayıldığından[50] birden fazla makul bedel alacağının bulunduğu hallerde iflas idaresi, alacaklılar arasında alacakları oranında dağıtacaktır.[51] Ayrıca bu durumda Sınai Mülkiyet Kanunu’nun 120. maddesinin 2. fıkrası uyarınca çalışan, buluşun serbest bırakılmasını talep etme hakkına sahip olacaktır.

Yönetmeliğin 7. maddesinin 2. fıkrasında: “İşverenin hizmet buluşuna ilişkin tam hak talep etmesi halinde, 6.ncı maddeye göre tam hak talebine ilişkin olarak işveren, buluşu yapanın diğer hakları saklı kalmak kaydıyla birinci fıkrada belirtilen bedelden ayrı olarak teşvik ödülü verir. Diyerek ek bir yükümlülük getirmiştir. Teşvik ödülü başvurunun onaylandığı bildiriminin işverene ulaşmasından itibaren iki ay içinde ödenmesi gerekir ve teşvik ödülü asgari ücretten az olamaz. Birden fazla kişi tarafından gerçekleştirilen buluşlarda ödül buluşu gerçekleştirenler arasında katkı paylarına oranla ödenir.

2. Kısmi Hak Talebinde

İşverenin buluş üzerinde kısmi hak talebinde bulunması ile buluş serbest buluş niteliğine geleceğinden İşveren buluş üzerinde inhisari olmayan bir kullanım hakkına sahip olur.

SMK md 115 f 6’da. “İşveren hizmet buluşu üzerinde kısmi hak talep ederse, işverenin buluşu kullanması hâlinde, çalışanın makul bir bedelin kendisine ödenmesini isteme hakkı doğar.” diyerek İşverene buluş üzerindeki bu kullanım hakkının karşılığı olarak da çalışana makul bir bedel ödeme yükümlülüğü getirmiştir. Burada dikkat edilmesi gereken husus işverenin makul bir bedel ödeme yükümlülüğünün buluşu kullanması halinde doğmasıdır.[52] İşverenin buluşu işletmesinde fiilen kullanmadığı hallerde makul bir bedel ödeme zorunluluğu olmayacaktır.

D. Çalışanın Buluşa Dair Önalım Hakkı

İşverenin tam hak talebinde bulunmasından sonra iflası halindeyse bu haklar iflas masasına girecek ve işletmeyle birlikte ya da işletmeden ayrı olarak da satışa konu olabilecektir.[53] SMK md 120 f 1’ göre: “İşverenin iflas etmesi ve iflas idaresinin de buluşu işletmeden ayrı olarak devretmek istemesi hâlinde çalışanın, yapmış olduğu ve işverenin de tam hak talebinde bulunduğu buluşa ilişkin olarak önalım hakkı vardır.” denilerek işçinin ön alım hakkın olduğu belirtilmiştir.  

II. SERBEST BULUŞLARIN HÜKÜM VE SONUÇLARI

A. Çalışanın Serbest Buluş Meydana Getirdiğini Bildirme Yükümlülüğü

SMK md 119 f 1’e göre “Çalışan, iş sözleşmesi ilişkisi içindeyken serbest bir buluş yaptığı takdirde, durumu geciktirmeden işverene bildirmekle yükümlüdür. hükmü ile çalışanın serbest buluşlarını da işverene bildirilmesini zorunlu kılmıştır. Bu Yükümlülük işverene buluşun serbest buluş mu yoksa hizmet buluşu mu diye değerlendirme yapabilme imkanının tanınmak istenmesinden kaynaklanmaktadır.[54] Bu durumda işveren buluşun hizmet buluşu olduğunu düşünüyorsa buna karşı itirazda bulunma hakkına sahip olacaktır.[55]  

Çalışan işverene karşı yapacağı serbest buluş bildiriminde buluşu ve gerekiyorsa halinde buluşun nasıl meydana getirildiğini de belirtmekle yükümlüdür. SMK md 119 f. 1’in devamında belirtilen “… Bildirimde, buluş ve gerekiyorsa buluşun gerçekleştirilme şekli hakkında bilgi vermek suretiyle, buluşun gerçek bir serbest buluş sayılıp sayılmayacağı konusunda işverenin bir kanaate varabilmesi sağlanır.” hükmü gereğince buluş bildirimin içeriğinde buluş ve buluşun nasıl gerçekleştirildiğinin yer almasının gerektiği belirtilmiştir.

Bildirim teknik bir kuralın açıklanması olup hukuki işlem değildir[56] ancak kanundan kaynaklanan bir yükümlülüğün yerine getirilmesi beyanıdır.[57]

Kanunda bildirim için bir şekil şartı belirtilmemesine rağmen buluşun nasıl gerçekleştirildiğinin bir takım şekil, teknik çizim veya resimleri kapsayacağı düşünüldüğünde yazılı olacağı sonucu ortaya çıkar.[58]

Bildirimin geciktirmeksizin yapılması gerektiğinden bir süre belirtilmemekle birlikte her somut olay için ayrı ayrı belirlenmesi gerekir.[59]

SMK md 119 f3 hükmü uyarınca buluşun işverenin faaliyet alanı dışında kaldığı açık bir şekilde belli ise çalışanın bildirimde bulunma yükümlülüğü bulunmamaktadır.

B. İşverenin Serbest Buluş Bildirimine İtiraz Hakkı

1. İtirazın Süresi, Şekli ve İçeriği

SMK md 119 f 2’ de düzenlemesinde ‘İşveren, buluşun serbest bir buluş olmadığına ilişkin itirazını, kendisine yapılan bildirim tarihinden itibaren üç ay içinde yazılı bir bildirimle ileri sürebilir.” denilmektedir. Madde hükmüne göre çalışanın serbest buluş bildirimi üzerine işveren buluşun serbest nitelikte olmadığını düşünüyorsa, bildirimin kendisine ulaşmasından itibaren 3 ay içinde buluşun serbest buluş olmadığına dair itirazda bulunabilir. Belirtilen 3 aylık süre bir hak düşürücü süre olduğu anlaşılmaktadır.[60]

Yine madde metnine göre yazılı şekilde yapılmayan itirazlar geçerli sayılmayacaktır.[61] İhtilaf halinde itirazın yapıldığına itirazın yapıldığına dair ispat yükü işverenin üzerindedir.

Çalışanın bildirimde bulunmadığı hallerde işverenin itiraz süresi işlemeye başlamayacaktır. Çalışan tarafından yapılan bildirimin içeriğinden buluşun serbest buluş niteliğine haiz olduğunun anlaşılmaması durumunda bildirim yapılmamış kabul edileceğinden işverene itiraz için tanınan süre de işlemeye başlamayacaktır.

2. İtirazın Sonuçları

a. İtirazda Bulunmanın Hukuki Sonuçları

SMK’ya göre iş ilişkisi içerisinde gerçekleştirilen buluşlar hizmet buluşları sayıldığından çalışanın buluş bildiriminin işverene ulaşmasıyla işveren buluş üzerinde tam hak sahipliği kazanır. Çalışanın buluşun serbest buluş niteliğinde iddiası yargılamayı gerektirdiğinden dava yolu ile ispatlanmalıdır. Dava sonucunda mahkeme buluşun gerçekten serbest buluş niteliğinde olduğuna karar verilirse buluş üzerindeki hak sahipliği buluşun doğduğu andan itibaren çalışana ait olacağından[62] işverenin itirazı ile mahkemenin buluşun serbest buluş olduğuna kararının kesinleşmesine kadar geçen sürede, işverenin çalışanın uğradığı zararları tazmin etme yükümlü ortaya çıkacaktır. .

İşverenin serbest buluş bildirimine işverenin itiraz hakkını kullanması ve kısmi hak talebinde bulunması halinde buluş, serbest buluş niteliğine haiz olacak ve işveren buluş üzerinde sadece basit lisans hakkına benzer bir kullanım hakkı elde edecektir.

b. İtirazda Bulunmamanın Hukuki Sonuçları

Çalışanın serbest buluş bildirimine işveren 3 ay içinde itirazda bulunmazsa buluş, serbest buluş niteliğine haiz olur.

C. Çalışanın Serbest Buluşu Önce İşverene Teklif Etme Yükümlülüğü ve İşverenin Öncelik Hakkı

İş ilişkisinde çalışanın asli edim borcu iş görmenin yanı sıra feri edim olarak işverenle rekabet etmeme ve işverene karşı sadakat borcu da bulunmaktadır. SMK’nın md. 119. F 4 “Serbest buluş, işletmenin faaliyet alanına girmekteyse veya işletme söz konusu buluşun ilgili olduğu alanda faaliyette bulunmak için ciddi hazırlıklar içindeyse; çalışan, serbest buluşunu iş ilişkisini sürdürmekte olduğu sırada başka bir şekilde değerlendirmeye başlamadan önce, tam hak tanımaksızın uygun şartlar altında buluşundan yararlanma imkânı vermek için işverene teklifte bulunmakla yükümlüdür.” düzenlemesi ile çalışanın gerçekleştirdiği serbest buluş işletmenin faaliyet alanına giriyorsa, işçinin sadakat borcu gereğince buluş üzerinde başkaları lehine tasarrufta bulunmadan önce buluşu işverene teklif etmekle yükümlü olduğunu belirtmiştir.

Madde hükmüne göre çalışan tarafından gerçekleştirilen buluşun serbest buluş niteliğinde olması ve işletmenin faaliyet alanına girmesi yahut işletmenin buluşun gerçekleştirildiği alanda faaliyete gireceği yönünde ciddi hazırlıklar içinde olması ve taraflar arasındaki iş ilişkisinin devam etmesi durumunda çalışanın buluşunu başka bir şekilde değerlendirmeye başlamadan önce ön alım hakkının kullanılması için işverene teklif etme yükümlülüğü getirilmiştir.

SMK md 119 f 4’ uyarınca işverenin 3 ay içerisinde ön alım hakkını kullanması gerekecektir. Belirtilen süre içerisinde kullanmaz ise bu hakkından vazgeçmiş sayılacaktır.

III. ÇALIŞAN BULUŞLARINDA TARAFLARIN SIR TUTMA YÜKÜMLÜLÜĞÜ

A. Genel Olarak

İş ilişkisinin asli borçları olan ücret ödeme ve iş görme yükümlülüğüne ek olarak bir takım feri borçlar da yüklenmektedir. İşveren bakımından çalışanı koruma ve gözetme borcu[63] ile çalışan açısından sadakat borcu[64] bu nevi feri borçlardandır. Taraflar birbirlerinin hak ve menfaatlerini korumak ve gözetlemekle yükümlüdürler.

BK md 396 f. 4’ “İşçi, iş gördüğü sırada öğrendiği, özellikle üretim ve iş sırları gibi bilgileri, hizmet ilişkisinin devamı süresince kendi yararına kullanamaz veya başkalarına açıklayamaz. İşverenin haklı menfaatinin korunması için gerekli olduğu ölçüde işçi, hizmet ilişkisinin sona ermesinden sonra da sır saklamakla yükümlüdür.” denilmektedir. Buna göre sır tutma yükümlülüğü sadakat borcunun bir şeklidir.[65]

B. Çalışanın Sır Tutma Yükümlülüğü

1. Hukuki Niteliği ve Kapsamı

BK md 396 f 4 uyarınca sır tutma yükümlüğü olması yanında önemi nedeni SMK md 116 f. 4 uyarınca çalışan “…hizmet buluşunu, serbest buluş niteliği kazanmadığı sürece gizli tutmakla yükümlüdür.” Denilerek ayrıca bu husus düzenlenmiştir. Bu yükümlülük kanundan kaynaklanan bir borç niteliğindedir.[66]

Çalışanın sır tutma yükümlülüğü sadece hizmet buluşlarında söz konusu olduğundan buluş serbest buluş niteliği kazanmadığı sürece çalışan, çalışan buluşu gizli tutmakla yükümlüdür.

Sır tutma yükümlülüğü buluşa ait bilgi ve belgelerin herhangi bir şekilde üçüncü kişilere karşı açıklanmamasını gerektirir.  

Çalışanın sır tutma yükümlülüğü geniş olarak yorumlanmalı ve sadece buluşa ait bilgi ve belgeleri değil teknik konuların dışında buluş gerçekleştirildiği ya da tescil müracaatında bulunulduğu bilgileri de çalışanın sır tutma yükümlülüğü kapsamında değerlendirilmelidir.[67]

2. Sona Ermesi

Sır tutma yükümlülüğü işverenin muvafakati, buluş için tescil başvurusunun yayınlanması ve buluşun serbest buluş niteliğine haiz olmasıyla sona erer.

Buna karşın 116 SMK m 118 f’ te de bu husus şöyle ifade edilmiştir: “Çalışan buluşundan doğan hak ve yükümlülükler, iş sözleşmesinin sona ermiş olmasından etkilenmez.” Hükmü ile iş ilişkisinin bitmesinden sonra da sır tutma yükümlülüğün devam ettiğini düzenlemiştir.[68]

C. İşverenin Sır Tutma Yükümlülüğü

1. Hukuki Niteliği ve Kapsamı

SMK md 115 f 5 “İşveren, tam hak talep etmediği takdirde, kendisine bildirimi yapılan buluşa ilişkin bilgileri, çalışanın haklı menfaatlerinin devamı süresince gizli tutmakla yükümlüdür.” hükmü uyarınca işverenin buluşa dair sır tutma yükümlülüğü de kanundan kaynaklanan bir borç niteliğinde olduğu görülecektir.[69]

2. Sona Ermesi

Çalışanın muvafakati veya serbest buluşa dair haklarını işverene devretmesi, işverenin hizmet buluşlarında tam hak talebinde bulunması ve serbest buluşlarda çalışanın tescil başvurusunun yayınlanması durumunda işverenin de sır tutma yükümlülüğü sona erecektir.

SONUÇ

Çağımızda çalışan buluşlarının önemli ölçüde artması hatta ARGE faaliyetleri neticesinde yapılan buluşların tamamına yakınının çalışan buluşu olması sebebi ile İş Hukuku yanında konunun Fikri Mülkiyet Hukukunu da ilgilendirdiği açıktır. Bu sebeple Klasik İş Hukuku anlayışı ile Fikri Mülkiyet Hukukunda belirlenen ilkelerin çatışması sebebi ile bu konuda düzenleme yapılması zaruri hale gelmiştir.

Sınai Mülkiyet Kanununu bu açıdan düzenlemelerinde SMK’da çalışan kavramını özel hukuk sözleşmesi veya benzeri bir hukuki ilişki gereğince işverene karşı kişisel bir bağımlılıkla çalışan kişi ve kamu görevlilerinin, md 113 f 3’te öğrenciler ve ücretsiz olarak belirli bir süreye bağlı olmaksızın hizmet gören stajyerlerin de çalışan olarak kabul ederek en geniş anlamında ele almıştır.

SMK’nın 113. maddesinin 1. fıkrasında hizmet buluşunu çalışanın iş ilişkisi sırasında yükümlü olduğu faaliyetin buluş gerçekleştirmek olduğu ya da buluşu gerçekleştirirken büyük ölçüde işletme deneyim ve çalışmalarının kullanıldığı hallerde ortaya çıkan buluş tanımlanmıştır. Madde devamında serbest buluşun tanımı yapılmış ve hizmet buluşu dışında kalan buluşların serbest buluş olduğu belirtilmiştir. Buluşun hizmet buluşu olup olmadığı ise İş Hukuku kural ve ilkeleri ile belirlenecektir. Hizmet buluşlarında tarafların hak ve yükümlülükleri belirlenirken çalışanın sadakat ve rekabet etmeme borcuna işverenin ise çalışanı koruma ve gözetme borcuna aykırı davranıp davranmadığı önem arz etmektedir.

İşverenin buluş üzerindeki kanundan doğan haklarını kullanabilmesi, buluş için patent veya faydalı model başvurusunda bir an önce bulunarak hak kaybı yaşamasının önüne geçilmesini sağlamak için de çalışana meydana getirdiği hizmet buluşunu geciktirmeksizin işverene bildirme yükümlülüğü getirilmiştir. SMK de açıkça düzenlendiğinden kanundan doğan bir borç niteliğini taşımaktadır. Bildirimin işverene ulaşması üzerine işverenin hak talebinde bulunması için gerekli 4 aylık süre de hak düşürücü süre olarak düzenlenmiş olup bu sürede içinde işveren tarafından bir hak talebinde bulunulmaması durumunda buluşun serbest buluşa dönüşeceği ve çalışanın buluş üzerinde mutlak hak sahibi olacağı düzenlenmiştir.

Sınai Mülkiyet Hukuku ilkeleri ve kanuna göre çalışanın gerçekleştirdiği buluş üzerindeki hak sahipliği kazanma yoluyla çalışanın şahsında doğmasına rağmen işverenin süresi içinde buluş üzerinde tam hak talebinde bulunmasıyla buluş üzerindeki tüm haklar çalışanın rızası aranmaksızın hak talebinin kurucu yenilik doğuran hak niteliğinde olması sebebi ile işverenin tek taraflı irade beyanıyla işverene geçecektir. Buna karşın çalışanın manevi hakkı olan buluş üzerinde buluşçu olarak adının yer alması hakkı devam eder.

İşverenin hak talebi ile buluş üzerindeki tüm haklar işverene geçer, bunun karşılığında işveren çalışana hakkaniyete uygun bir bedel ödenecektir. Ödenecek bedel buluşun ekonomik olarak değeri, çalışanın işletmedeki görevi, işletmenin buluşun meydana getirilmesinde payı göz önünde bulundurularak belirlenir. SMK md 116 f. 11’de bedel tarifesi ve uyuşmazlık halinde izlenecek tahkim usulünün yönetmelikle belirleneceği hüküm altına alınmıştır.

SMK ile işverene ayrıca tam hak talebinde bulunması ile birlikte buluşun, patent veya faydalı model olarak tescil edilebilmesi için Kuruma müracaat etme hak ve yükümlüğü düzenlenmiştir.

İşveren kısmi hak talebinde bulunması halinde buluş, serbest buluş niteliğini kazanacaktır. Bu durumda işverenin buluş üzerindeki kullanım hakkı inhisari nitelikte olmadığından buluşu sadece kendi işletmesinde kullanabilecek ancak buluş üzerinde tasarrufta bulunma hakkı olamayacaktır. İşveren kısmi hak talebinde bulunduğu buluşu işletmesinde kullanırsa, çalışanın bedel isteme hakkı bulunmaktadır.

İşverenin buluş üzerinde kısmi hak talebinde bulunması durumunda çalışan buluş üzerinde dilediği gibi tasarrufta bulunabilir, üçüncü kişilere kullanım hakkı tanıyabileceği gibi buluşu başkasına da devredebilir.

Çalışanın iş ilişkisi sırasında meydana getirdiği buluşun iş görme borcundan kaynaklanmadığı ya da işletmenin deneyim ve çalışmalarından büyük ölçüde yararlanmadığı durumda buluş, serbest buluş niteliğine sahip olacaktır. Bu durumda çalışan buluşun serbest buluş niteliğinde olduğunu düşünüyorsa işverenin buluşun serbest buluş olup olmadığının değerlendirmesini yapma imkânı verilmesini sağlamak için çalışanın işverene bildirimde bulunma yükümlülüğü altındadır. İşveren hizmet buluşu olduğunu düşünüyorsa, buluş bildiriminin kendisine ulaşmasından itibaren 3 ay içinde buluşun hizmet buluşu olduğuna dair çalışana bildirimde bulunmak zorundadır. Bu halin tek istisnası buluşun işletmenin faaliyet alanına girmediği hallerdir.

İşverenin buluşu hak talebinde bulunmayarak serbest bıraktığı, hizmet buluşuna kısmi hak talebinde bulunduğu, çalışanın buluş bildirimine süresi içinde cevap vermediği hallerde buluş serbest buluş haline gelecektir.

Buluşa dair bilgilerin hem çalışan hem de işveren tarafından gizli tutulması gerekmektedir. Bu yükümlülük çalışan açısından sadakat borcunun İşveren açısından ise çalışanı koruma ve gözetme borcunun bir sonucudur. Aynı zamanda buluşa dair bilgilerin önemi dolayısıyla SMK md 116/4 ile çalışanın ve 115/5 ile işverenin sır tutma yükümlülüğü altında olduğunu ayrıca düzenlemiştir.

Taraflardan birinin, sır saklama yükümlülüğüne aykırı hareket etmesi sebebiyle karşı taraf zarara uğrarsa, sır saklama yükümlülüğüne aykırı hareket eden taraf, bu zararı tazmin etmekle yükümlüdür.



[2] Kanun No: 4857 10/06/2014 tarihli ve 25134 Sayılı Resmi Gazete

[3] Özel hukuk sözleşmesine benzeyen hukuki ilişkinin ne olduğu açık ve net olmaması sebebiyle Tekinalp özel hukuk ilişkisi benzeri ilişkinin kamu-özel hukuk ayrımına aykırı olacağı gerekçesiyle çalışan ile işveren arasında bir hizmet ilişkisi olması gerektiğini belirtmiştir. Ünal Tekinalp, “Sınai Mülkiyet Kanunu’nun Öne Çıkan Yenilikleri”, 6769 Sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu Sempozyumu (9-10 Mart 2017), Ankara, BATİDER, 2017, s. 74. 

[4] Talat Canbolat, İşçi Buluşları, İstanbul, Beta Yayınları, Ocak 2017, s. 67;. 

[5] Kanun No: 3308, 19.06.1986 Tarihli ve 19139 Sayılı R.G. 

[6] Centel, İş Hukuku, s. 39. 

[7] Narmanlıoğlu, İş Hukuku: Ferdi İş İlişkileri 1, s.109. 

[8] 27/09/2008 Tarihli ve 27010 Sayılı R.G. 

[9] Mollamahmutoğlu, Astarlı, Baysal, İş Hukuku Ders Kitabı, s. 43. 

[10] Canbolat, İşçi Buluşları, s. 92. 

[11] 59 Canbolat, İşçi Buluşları, s. 94. 

[12] Tekinalp, Fikri Mülkiyet Hukuku, s. 534. 

[13] Ferit Develioğlu, Osmanlıca- Türkçe Ansiklopedik Lügat Eski ve Yeni Harflerle, 6. Ofset Baskı, Ankara, Aydın Kitabevi, 1984, s. 502. 

[14] Develioğlu, Osmanlıca- Türkçe Ansiklopedik Lügat Eski ve Yeni Harflerle, s. 107. 

[15] Buluş basamağı kriterine sahip olmadığı gerekçesiyle patentin hükümsüzlüğüne dair Yargıtay kararları için bknz: Y11HD, 04/02/2019 Tarihli ve E. 2017/3682, K. 2019/765, Y11HD, 08/05/2018 Tarihli ve E. 2016/9742, K. 2018/3298, Y11HD, 16/05/2018 Tarihli ve E. 2016/9433, K. 2018/3619, (

[16] Ortan, İşçi Buluşları Hukuku, s. 119,149, 181. 

[17] İlhami Güneş, Sınai Mülkiyet Kanunu Işığında Uygulamalı Patent ve Faydalı Model Hukuku, Ankara, Seçkin Yayıncılık, Ekim 2017, s. 155. 

[18] Canbolat, İşçi Buluşları, s. 97;

[19] Keskinci, “Hizmet Buluşları”, s. 208. 

[20] Canbolat, İşçi Buluşları, s. 194-195;

[21] Canbolat, İşçi Buluşları, s. 195. 

[22] Çataklar, “Sınai Mülkiyet Kanunu ile Çalışanların Tasarımları ve Buluşları Üzerindeki Hak Sahipliği Sisteminde Yapılan Değişiklikler”, s. 428; Bayraktar, “İşçi Buluşları”, s. 89, (çevrimiçi) https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/tezSorguSonucYeni.jsp, 

[23] Canbolat, İşçi Buluşları, s. 198. 

[24] Küçükali, “Karşılaştırmalı Hukuk ve Türk Hukuku’nda Çalışanların Buluşları ve Patentlenmesi” (çevrimiçi) https://jurix.com.tr/article/18817, 25/10/2019; Bayraktar, “İşçi Buluşları”, s. 90,

[25] Canbolat, İşçi Buluşları, s. 203. 

[26] Canbolat, İşçi Buluşları, s. 208;. 

[27] Balsever, “Sınai Mülkiyet Kanunu Uyarınca Özel Hukuk İlişkisi İçinde Olan Çalışanların Buluşları”, s. 27. 

[28] Canbolat, İşçi Buluşları, s. 212. 

[29] Canbolat, İşçi Buluşları, s. 213. 

[30] Canbolat, İşçi Buluşları, s. 213-214. 

[31] Canbolat, İşçi Buluşları, s. 219. 

[32] Canbolat, İşçi Buluşları, s. 219;

[33] Canbolat, İşçi Buluşları, s. 220;. 

[34] Ortan, İşçi Buluşları Hukuku, s. 124;

[35] Ortan, İşçi Buluşları Hukuku, s. 124;. 

[36] 39 Canbolat, İşçi Buluşları, s. 220. 

[37] Keskinci, “Hizmet Buluşları”, s. 213. 

[38] Çataklar, “Sınai Mülkiyet Kanunu ile Çalışanların Tasarımları ve Buluşları Üzerindeki Hak Sahipliği Sisteminde Yapılan Değişiklikler”, s. 428. 

[39] Canbolat, İşçi Buluşları, s. 229; 

[40] Canbolat, İşçi Buluşları, s. 229; 

[41] Tekinalp, Fikri Mülkiyet Hukuku, s. 565;

[42] Canbolat, İşçi Buluşları, s. 231;

[43] Öz, “Türk Patent Hukukunda Çalışanların Buluşları”, s. 596. 

[44] Canbolat, İşçi Buluşları, s. 233. 

[45] Canbolat, İşçi Buluşları, s. 234;

[46] Canbolat, İşçi Buluşları, s. 236;. 

[47] Öz, “Türk Patent Hukukunda Çalışanların Buluşları”, s. 599. 

[48] Canbolat, İşçi Buluşları, s. 235; Tekinalp, Fikri Mülkiyet Hukuku, s. 567;

[49] Canbolat, İşçi Buluşları, s. 236. 

[50] Canbolat, “Patent Tasarısının İşçi Buluşlarına İlişkin Hükümlerinin Değerlendirilmesi”, s. 105. 

[51] Canbolat, “Patent Tasarısının İşçi Buluşlarına İlişkin Hükümlerinin Değerlendirilmesi”, s. 105. 

[52] Canbolat, İşçi Buluşları, s. 237. 

[53] Canbolat, İşçi Buluşları, s. 238-239. 

[54] Canbolat, “Patent ve Faydalı Model Kanunu Tasarısının İşçi Buluşlarına İlişkin Hükümlerinin Değerlendirilmesi”, s. 102. 

[55] Tekinalp, Fikri Mülkiyet Hukuku, s. 566;

[56] Canbolat, “Patent ve Faydalı Model Kanunu Tasarısının İşçi Buluşlarına İlişkin Hükümlerinin Değerlendirilmesi”, s. 102. 

[57] Canbolat, “Patent ve Faydalı Model Kanunu Tasarısının İşçi Buluşlarına İlişkin Hükümlerinin Değerlendirilmesi”, s.102. 

[58] Canbolat, İşçi Buluşları, s. 247. 

[59] Canbolat, İşçi Buluşları, s. 245. 

[60] Canbolat, İşçi Buluşları, s. 250. 

[61] Canbolat, İşçi Buluşları, s. 251. 

[62] Canbolat, İşçi Buluşları, s. 253-254. 

[63] Sevil Doğan, İşçinin Rekabet Yasağı- İş Sırrının Korunması, 2. Baskı, Ankara, Seçkin Yayıncılık, 2019, s. 29-30;

[64] Sadakat borcu ile ilgili ayrıntılı bilgi için bknz; Gülsevil Alpagut, “İşçinin Sadakat Borcu ve Yeni Türk Borçlar Kanunu ile Getirilen Düzenlemeler”, SİCİL, S.25, Mart 2012, s.23-32. 

[65] İşçinin Rekabet Yasağı- İş Sırrının Korunması, s. 17,35-45. 

[66] Canbolat, İşçi Buluşları, s. 285;

[67] Canbolat, İşçi Buluşları, s. 286. 

[68] Atabek, İşçinin Yaratıcı Gücünün Korunması, s. 22. 

[69] Canbolat, İşçi Buluşları, s. 292.